HAYIRSIZ EVLAT YOKTUR.HAYIRSIZ ANNE BABA VARDIR
Aile denince aklımıza çocuklar gelir. Çocuklar anne ve babanın en güzel meyvesidir. Çocuklar bizim değil, bize Allah’ın emanetidir. Allah bir çocuğumuzu nur topu gibi yaratırken, diğerini çirkin ya da bedensel özürlü yaratabilir. Bütün çocuklarımız erkek olabilir ya da kız olabilir. Bütün bunlar imtihan olarak bize sunulmaktadır.
Rabbimiz, “Çocuklarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (et-Tahrim, 66/8) buyurmaktadır. Ne demek bu? Çocuğunuzu yangından, evdeki sobadan, ocak üzerinde kaynayan sıcak sudan koruduğunuz gibi cehennemden de koruyun demektir.
Hz. Ali efendimiz “Sizler çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, onların bulunduğu zamana göre yetiştiriniz” buyurmaktadır. Teknoloji olanca hızıyla gelişmektedir. Bugün dört yaşındaki çocuk bilgisayarla tanışmaktadır. Böylesine bir dünyada yaşamaktayız. Bediuzzaman Hazretleri “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal” demektedir. Yani ya yeni bir anlayış benimsenecek, eski kalıplaşmış metotlar terk edilecek ya da çöküş kaçınılmazdır. Bu sebeple değişimin farkında olup, yeni anlayışları geliştirmek zorundayız.
Çocuklarımızın eğitiminde Lokman (a.s)’ın tavsiyelerini göz ardı edemeyiz. Rencide edici bir tavsiye faydadan çok zarar verebilir. Lokman (a.s) oğluna hitap ederken çok kibar bir ifade kullanıyor, ‘oğulcuğum’ diyor. “Allah’a ortak koşma. Allah’a ortak koşmak bir zulümdür. Anne ve babana iyilik et ve onlara teşekkür et. Allah’a ortak koşman hususunda sana baskı yaparlarsa onlara itaat etme. Yapılan iş hardal tanesi ağırlığında olsa, yahut bir kayanın içinde veya göklerde ve yerde de olsa Allak onu çıkarır, getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir. Yavrucuğum! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır, başına gelen musibetlere sabret. Küçümseyerek surat asarak insanlardan yüz çevirme, kibirlenerek yürüme, Allah kibirlenenleri sevmez. Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini eşeğin sesidir.” (Lokman Suresi 13-19)
Yalancı bir anne baba çocuğuna yalanın kötü bir şey olduğunu öğretemez. Efendimiz bir eve misafir olur. Evin anne ve babası çocuğuna bir şeyler vereceğini söyleyerek eve çağırır. Efendimiz kadına der ki “eğer o dediğini vermemiş olsaydın yalan söylemiş ve günah işlemiş olurdun.”
Yılanlar yavrularını zehirlemezken, filler yavrularını ezmezken, aç kurtlar yavrularını yemezken, akrepler yavrularını sokmazken, yavrularına hizmet ederken insan denen şerefli varlığın çocuklarına karşı görevlerini yapmaması ne acıdır! Çocukların hayırsızı yoktur. Allah hayırlı anne baba nasip etsin. Her şeyin yedeği vardır ama çocuklarımızın yedeği bulunmaz. Arabanız çalınır telafisi mümkün ama evlat için aynı şey söz konusu değil. Evlat büyük bir nimet olduğu için aynı zamanda derdi de büyüktür. Evladı olanlar onun kıymetini bilememektedirler. Ancak evlat hasreti ile yanıp tutuşanlar onun kıymetini anlamaktadırlar. Allah’ın çocuk verip de imtihan etmediği kulları yoktur. Herkes evlat imtihanından geçmektedir. Evlerimizi soğuk, sıcak, fırtına ve rüzgâra karşı koruma altına aldığımız gibi küfre karşı da koruma altına almalıyız. Cemaatimiz camilerimize evlerden gelecek. Dışarıdan ithal edemeyiz. Evlerimiz namazgâhımızdır. Evlerimiz yetişme alanlarımızdır. Efendimiz “Çocuklarınız sağını solunu öğrenmeye başladılar mı onlara namazı emredin” buyurmaktadır. (Ebu Davud,Salat,26)
Değerli kardeşlerim, yazımızı Kur’an-ı mübinden şu dua ile bitirelim. “Allah’ım! Eşlerimizden, çocuklarımızdan gözümüzü aydınlatacak kimseler ver ve onları soyumuza ve insanlığa önderler yap” (Furkan Suresi 74)
NOT: Yaz Kur’an Kurslarımızda eğitim gören çocuklarımıza, onları eğiten hocalarımıza, çocukları ile ilgilenip onları camilerimize ve kurslarımıza getiren velilerimize teşekkür ediyor, Ramazan ayının manevi ikliminde razı olduğu kullar zümresine dahil etmesini temenni ediyorum.