Adım Nurten; Eşim Vefat daha sonra çocuklarıma bakabilmek için evimin bahçesindeye mevsimlik sebzeler dikip pazarda satmaya başlamıştım. Tek başarısızlıkımın kötü hayatında kadınların da yaşamamasıydı. Bu sayede onların ticaretinin yapılması o kadar oldu ki. Sabahın köründe evde kalan birkaç parça kahvaltıyı çocuklarma hazırlar, önlüklerinin ceplerine 4-5 lira, yemek yemeğinde simit alabilmeleri için koyardım. Sabah evinden çıkar pazara giderim. Bir sabah kalkarken yine de sunumun yarı parasına uygulamayı 1 bayat ekmeği kestim, küçük bir parça peynir ve 10 kadar zeytini ekmeğin yanında katı olarak koydum, O sırada 10 yaşındaki oğlu Veysel uyanmıştı. Bir bana baktı. Üzerimde sayısız yaması olan eteğim ve oldukça eski olan hırkamı uzun uzun inceledik. tam yine önlüklerine 5 lira kapıdan çıkacakken, -“O paraları bize verme annecim. Kendin için biriktir. Bak eteğin ve hırkan çok eskimiş. Hem sen neden hiç kendine bir şey almıyorsun da, olan paranı da bize veriyorsun? -” dediğinde, gözyaşlarımdan yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı, kaçırdığım çocuğuma. Ve biraz kızmış gibi yaparak, -“Hadi hadi çok konuşma. Anneler çocuklarını çok sevenler. O yüzden onun herşeyinin en güzelini çocuklarının kıyafetlerini isterler. Şimdi kardeşini de uyandırıp kahvaltınızı yapın. Sonra doğru okul-“ dedim. Pazar yerine gidene kadar çocuğumun yolda söylediklerini geldikçe gözyaşlarımı parçalıyor sırasında ağlıyordum.