İnşaat işçisidir Ali’nin babası. Kışın çalışmaz. Bakkaldan kış boyunca veresiye alışveriş yaparlar, babası yazın çalışmaya başlayınca her sene kuruşuna kadar öder.
Yağmurlu bir günde alışverişe gelen çocuğun yırtık ayakkabılarını gören bakkal çok üzülür. Ayakkabının deliğinden çorabı görünmektedir. Çocuğun ayağı su içindedir.
Hemen çocuğu sobanın yanına oturtur. Ayak numarasını sorarak bir çift çorap ve ayakkabı ile gelir. Çocuk sevinerek döner evine.
Ama artık çocuk ne zaman dükkanın önünden geçse:
_ Oğlum ayakkabının kıymetini bil,
_ Ona şu kdar para verdim,
_ Sakın top oynama, koşma v.b.. Unutma o ayakkabıları sana ben aldım demeye başlar.
Hergün bunları duyan karşı dükkan komşusu sinir olur bir gün çocuğa der ki:
_At oğlum şu adamın ayakkabılarını ben sana yenisini alayım der ve yenisini alır.
Bu sefer O başlar her gördüğünde söylenmeye :
_Oğlum o ayakkabıları sana ben aldım. Hemde şu kadar para verdim. İstediğin gibi kullan, top oyna, koş, istediğin gibi kullan.
Bir gün böyle, iki gün böyle çocuk der ki:
_ALLAH aşkına amca der, sende al şu ayakkabılarını ben yırtık ayakkabılarımla çok daha mutluydum.Bir insana yapılan iyiliğin hatırlatılması, onu suçlamakla aynı şeydir.