enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp sondakika hayat sırları hayata dair
DOLAR
36,0993
EURO
37,4919
ALTIN
3.348,80
BIST
9.814,43
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
8°C
İstanbul
8°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
11°C
Cuma Çok Bulutlu
13°C
Cumartesi Çok Bulutlu
12°C
Pazar Hafif Yağmurlu
7°C

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Yaklaşık iki ay önce yan daireye yeni komşularım taşındı

Otuz senedir evliydiler, döverdi, kızardı, her gün birisi ile kavga ederdi. Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi. Adam iyice yaşlanmıştı bundan sonra. Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor, iki basamak merdiven çıksa soluk soluke kalıyordu, titreyen elleriyle sigarasını zor sarıyordu. İyice zayıflamıştı, esasen kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı. Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor, ‘ ahir ömründe olsun şu adamın durumu biraz düzelsin ‘ diye yalvarıyordu Allah’ a… Adam bir sabah evden çıktı, ancak ertesi sabah oldu, dönmedi. Tan yeri ağarırken bayan aramaya çıktı kocasını. Kim bilir gene nerde sızıp kalmıştı! Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce, orada içerdi adam, bulamadı. Yakındaki tarlaları aradı, köyün dört bi yanına baktı, yoktu. Eve gelmiştir belki diye koşarak geri geldi, hayır, dönmemişti. Güneş inmek üzereydi, bir çabuk Abdest aldı, namaz durdu. Duası bitmek üzereydi ki, kapının çalındığını duydu. Kocasıydı gelen. Adamın yüzü sapsarı kesilmişti. Öksürüyordu, eliyle göğsünü işaret ediyordu. Kadın koluna girdi kocasının, güç-bela sedire kadar taşıdı. Uzandı adam, karısının yüzüne baktı, ağlıyordu. Doğrulmak ister gibi yaptı, hakkını helal et diyecekti, lafının sonunu getiremedi, başı yastığa düştü, ölmüştü… Kadıncağız kocasının başında bir hayli bir ağlayıp feryat etti. Biraz kendisine gelince gözlerini sildi, Yemenisini bağladı. Kalktı, imamın evine gitti. – Hocam… Diyebildi hıçkırarak, bizimkisi… Söyleyemiyordu, ama İmam Efendi durumu anlamıştı. Kadının yüzüne baktı, köylü ne der diye düşündü, bocaladı. – O mendebur br kez bile caminin kapısından içeri girmedi, kaldırmam onun cenazesini, deyip kapıyı kapadı. Kahroldu bayan. Nereye gitsem, ne yapsam diye düşündü. Kimseleri yoktu ki, çaresiz eve döndü. Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı, omuzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu. Caminin köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin kendisine doğru gelmekte bulunduğunu gördü. Bir kez daha düğümlendi boğazı, cenazesi omuzundan kayarken, dizlerinin üzerine çöktü, ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı. Hışımla yaklaştı muhtar:– Onu nereye götürüyorsun, dedi, mezarlığa götüreyim deme sakın! Sağlığında biz çektik, bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden… Kadın gözlerini çarşafın üzerine dikmiş, öylece duruyordu. Birden bağırmaya başladı, delirmiş gibiydi sanki kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken, cenazesini gene yüklendi, köyün dışına doğru yürümeye başladı. Kan ter içersinde kalmıştı bayan, bundan sonra ismim atacak durumu yoktu. Kendi kendisine; – Şuracığa gömeyim adamımı, dedi, kimseler rahatsız olmaz burada… Tam o anda bir ayak sesi duydu, irkildi, bir çobandı gelen. Kadıncağız her şeyi bulunduğu gibi anlattı. Üzüldü çoban, gözleri doldu. – Dert etme, dedi, ben yardım ederim sana. Bir çukur kazıp cenazeyi gömdüler. Çoban başucunda durdu mezarın, ellerini açtı, dua etti. Birkaç çiçek bldu bayan, toprağın üzerine serpti. Çobana dualar ederek evine döndü. Yorulmuştu. Camın kenarına oturup uzaklara daldı. Uyuyup kaldı oracıkta. Ertesi sabah imamın kapısını telaşla çaldı muhtar. Bir yandan tokmağı vuruyor, bir yandan da ‘ İmam Efendi, İmam Efendi…’ diye bağırıyordu. İmam korkuyla açtı kapıyı. – Bir rüya gördüm, dedi muhtar, hocam o berduş, o serseri adam Cennet’ teydi. Bana gülüyor, hakkım sana bile helal olsun diyordu. Rüyayı duyana imamın benzi attı, kendisi de anında anında aynı rüyayı görmüştü. ‘ Gel hele, içeri gel…’ demeye kalmadı ki, köyün delisini gördüler. Koşarak geliyor, bir yandan da bağırıyordu: – Demedim mi ben, demedim mi size, rüyamda gördüm, rüyamda… Birkaç köylü daha benzer rüyalar gördüğünü söyleyince, bayanın yanına gitmeye karar verdiler. Özür dileyecek, kendilerini affettirmeye çalışacak, bu arada işin aslını öğreneceklerdi. Bir şeyler olmuştu ama neydi? Eve vardıklarında kapıyı açan bayan şaşkındı. Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı. Gelenler olan biteni anlatıp özür diledi, cenazeyi nereye defnettiğini, neler bulunduğunu sordular. Kadıncağız her şeyi anlattı, can kulağı ile dinlediler ve çobanı bulmaya karar verdiler. Bir yandan yürüyor bir yandan da aralarında konuşuyorlardı; ‘ bu çoban bir evliyaydı herhalde, belki de Hızır’ dı, gerçekten ölen adam da o kadar kötü bir adam değidi.’ Tarif edilen yere geldiklerinde çoban koyunlarını otlatıyordu. Gelenleri görünce ayağa kalktı, ‘Hayırdır İnşaallah ‘ dedi.Oturdu, onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar. Çoban söylenenlerden hiç bir şey anlamamıştı, cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı. – Ben bir tuhaf kulum, dedi; cenazeyi defnettik, başucunda oturup dua ettim sadece, hepsi bu… Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular, çoban da söyledi; – Allah’ ım, ben dağda koyunlarımı otlatırken kulların gelir yanıma, selam verirler. Senin selamınla gelen senin konukindir der, ağırlarım. Süt ikram eder, azığımı paylaşırım. Şimdi de ben sana bir konuk yolluyorum, onu da sen ağırla… Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.

Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.