enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp sondakika hayat sırları hayata dair
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak


Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Tekerlekli sandalyelerini geri istiyorlar

Tam çıldırmak üzereyken, bir alışveriş merkezi çalışanı olayı fark etti ve yanımıza gelip neler olduğunu sordu. Sakin ve profesyonel bir ses tonuyla, “Bir sorun mu var efendim?” diye sordu.
Adam, sanki zafer anı gelmiş gibi anında çalışana döndü. “Evet, var! Bu genç hanımefendiye, bütün gün ayakta durmaktan bitap düşmüş karım için tekerlekli sandalyesini bir süreliğine kullanıp kullanamayacağımızı sordum. Ama kendisi oldukça bencil davranıyor.”
Alışveriş merkezi çalışanı bir an bana, sonra adama, sonra da adamın arkasında utançtan yerin dibine girmiş gibi duran karısına baktı. Bakışları tekrar benim tekerlekli sandalyeme odaklandığında, bunun alışveriş merkezinin ödünç verdiği basit bir model değil, benim kişisel, özel donanımlı sandalyem olduğunu fark ettiği belliydi.
Yüzünde profesyonel bir ciddiyetle adama döndü ve şöyle dedi: “Beyefendi, bu hanımefendinin kişisel tıbbi ekipmanıdır. Alışveriş merkezimizin misafirlerimiz için sağladığı dinlenme koltukları ve tekerlekli sandalyeler var. Danışmadan talep edebilirsiniz.”
Adamın suratı kireç gibi oldu. “Ama o yorgun! Bu ise boşta duruyor!” diye kekeledi, mantıksızlığında ısrar ederek.
İşte o an, hikayenin başından beri sessiz kalan karısı nihayet konuştu. Kocasının kolunu çekiştirerek, “Hasan, yeter artık,” diye fısıldadı. Sesi titriyordu. “Rezil olduk. Gidelim lütfen.”
Fakat kocası için artık bu bir prensip meselesiydi. Çalışana dönüp sesini yükselterek, “Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Müşteri her zaman haklı değil midir?” diye bağırdı.
Bu, personelin sabrını taşıran son damla oldu. Telsizini çıkardı ve sakince, “Merkez güvenlik, lütfen ikinci kat, orta koridora gelin. Bir misafiri rahatsız eden bir şahıs var,” dedi.
“Güvenlik” kelimesini duyan adamın yüzündeki o akıl almaz özgüven bir anda buharlaştı. Gözleri irileşti. Karısı ise “Ben sana demiştim,” der gibi bir bakışla kocasını çekiştiriyordu. İki güvenlik görevlisi saniyeler içinde yanımızda belirdiğinde, adam tamamen pes etmişti.
Alışveriş merkezi çalışanı durumu kısaca özetledi. Güvenlik görevlileri, tek kelime etmeden adama ve karısına çıkışa kadar eşlik etmelerini istediler. Adam, arkasında bıraktığı küçük kalabalıktan gelen kınayıcı fısıltılar ve bakışlar arasında, başı önde bir şekilde uzaklaştı. Karısı ise son bir kez bana dönüp, sessizce “özür dilerim” der gibi baktı.
Her şey olup bittikten sonra, o harika çalışan yanıma geldi. “İyi misiniz hanımefendi? Yaşadığınız bu kötü deneyim için çok üzgünüz. Size bir kahve ısmarlamamıza izin verir misiniz?”
O an hissettiğim rahatlamayı tarif edemem. Başta yaşadığım şok ve öfke, yerini tuhaf bir sakinliğe ve minnettarlığa bırakmıştı. O personelin ve güvenliğin profesyonel tavrı, bir yabancının inanılmaz kabalığını silip süpürmüştü.
Bu olay bana şunu öğretti: Dünya, ne kadar akıl almaz ve bencil insanlarla dolu olsa da, bir o kadar da işini doğru yapan, nazik ve anlayışlı insanlar var. Ve bazen karma, güvenlik üniforması giyip tam zamanında yetişebiliyor.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.