Özelden Tarihi Çağrı Geldi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik son dönemde yaptığı çağrı, Türk siyasetinde dikkat çeken bir gelişme olarak gündeme oturdu. Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için anayasal sınırlar çerçevesinde bir erken seçim kararı alması gerektiğini belirtti. Ancak bu erken seçimin, belli bir takvime ve demokratik koşullara uygun olarak planlanması gerektiğini de vurguladı. Buna göre Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmak istiyorsa bu adımı Kasım 2025’ten sonra atması gerektiğini ifade etti.
Özel’in bu açıklaması, hem muhalefet cephesinde hem de iktidar bloğunda geniş yankı uyandırdı. CHP lideri, erken seçime karşı olmadıklarını ancak bu kararın aniden alınmasına ve seçime kısa süre kala dayatılmasına karşı olduklarını belirtti. Özellikle “seçime altı ay kala erken seçim dayatmasına CHP olarak evet demeyeceğiz” ifadesiyle seçim sürecinin adil ve hazırlıklı bir şekilde yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu şart, CHP’nin rastgele bir erken seçim oyununa gelmeyeceği, halkın iradesine saygı gösterilecek bir ortamın sağlanması gerektiği anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise daha önce yaptığı açıklamalarda seçimlerin zamanında yapılacağını, yani 2028 yılında gerçekleşeceğini belirtmişti. Buna rağmen kamuoyunda son zamanlarda ekonomideki gelişmeler ve sosyal tepkiler nedeniyle erken seçim tartışmaları da zaman zaman gündeme geliyor. Erdoğan, erken seçim tartışmalarına şu ana kadar açık kapı bırakmasa da Özgür Özel’in bu açıklamasıyla muhalefetin pozisyonunu netleştirmiş olduğu görülüyor.
Bu çıkış, aynı zamanda Özgür Özel’in partide liderlik koltuğuna oturduktan sonra çizdiği yeni muhalefet stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Gerginlikten uzak, ancak ilkeli ve şartlı bir siyaset anlayışıyla hareket eden Özel, muhalefetin sadece karşı çıkan değil, süreci yönlendiren ve çerçeve çizen bir aktör olmasını hedefliyor. CHP liderinin bu tutumu, sadece siyasi dengeler açısından değil, kamuoyunun demokrasiye olan güveni açısından da önem taşıyor.
Bu bağlamda Özgür Özel’in Erdoğan’a yönelttiği bu talep, sadece bir siyasi manevra değil, aynı zamanda seçimlerin meşruiyeti ve anayasal sınırlar çerçevesinde yapılması gerekliliğine vurgu yapan bir duruş olarak değerlendiriliyor. Türk siyasetinde uzun süredir devam eden kutuplaşma ortamında bu türden şartlı ve ilkeli çıkışların, taraflar arası diyaloğu artırma ve demokratik zemini güçlendirme potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor.