Kilisenin içi sessizdi. İnsanlar banklarda dua ediyordu, bazıları içten içe kendi düşüncelerine dalmış, bazıları papazın sözlerini dikkatle dinliyordu. Her şey olağan görünüyordu… Ta ki kapı hafifçe aralanıp içeri yaşlı, kirli kıyafetler içinde, yalın ayak bir adam girene dek.
Tıpkı gri saçları ve yorgun ifadesiyle. Üzerinden ağır bir kir, üstünde eski paçavra gibi parçalanmış kıyafetler. Arasında iğrenme dolu fısıltılar yayılıyordu: “Ne pis…”; “Burada ne işi var?”; “Biraz insan gibi ol.” Ancak adam başını eğdi, banklara bakmadı, soğuk taş zemine diz çöktü, ellerini birleştirip sessizce dua etmeye başladı. Hissedilen rahatsızlık, burnuna gelen ağır koku, insanların kaçırdıkları bakışlarla birbirlerine verdikleri onaysız suçlamalar… Herkesin içinde bir kıvılcım olmuştu ama kimse müdahale etmiyordu.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..