ettim. Ellerim titriyordu.
İlk başta her şey yolunda görünüyordu. Cheryl kanepede kitap okurken Bev yerde oynuyordu.
Sonra Cheryl saatine baktı.
“Bev, tatlım, hazır mısın? Arkadaşımız her an burada olacak.”
“Evet, büyükanne! Onu seviyorum! Sence yine saçlarımla oynar mı?”
O.
Sonra Cheryl,
“Hatırlıyorsun, değil mi? Anneme söylemediğimiz şeyler hakkında?” dedi.
“Evet. Anneme tek kelime etmeyeceğim,” dedi Bev tatlı bir şekilde.
Midem bulandı.
Kapı zili çaldı.
Cheryl ayağa kalktı ve kapıya gitti. Neyi veya kimi göreceğimi bilmiyordum… ama kendimi hasta hissettim.
Ve sonra onu gördüm…Başlarda sıradan görünen bir aile alışkanlığıydı bu. Kadının kayınvalidesi, her Çarşamba günü torunuyla ilgilenmekte ısrar ediyordu. İlk başta bu teklif oldukça nazik görünüyordu: genç anne biraz nefes alacak, kayınvalide ise torunuyla zaman geçirecekti. Ne zararı olabilirdi ki?
Ancak zamanla bazı tuhaflıklar belirmeye başladı.
Anne, küçük kızındaki davranış değişikliklerini ilk başta büyüme sürecine yordu. Belki de sadece geçici bir huysuzluk, belki de alışma sancısıydı. Ama içten içe bir şeylerin yolunda gitmediğine dair bir his vardı. Çocuğun oyuncaklara olan ilgisi azalmıştı, göz teması kurmuyor ve bazı günler garip bir şekilde içine kapanıyordu. Annelik sezgileri devreye girdiğinde artık “ya abartıyorsam?” endişesi yerini “bir şeyler kesinlikle yanlış” hissine bırakmıştı.
Bu duygularla boğuşurken, sonunda kararını verdi: evine bir gizli kamera yerleştirdi. Belki de yalnızca içini rahatlatacaktı. Belki de gerçekten her şey yolundaydı.
Ama kayıtları izlediğinde—haber detaylarına göre—gördükleri onu altüst etti. Haber, bu görüntülerde neler olduğuna dair somut detay vermese de, annenin “keşke sadece paranoyak olsaydım” sözü, karşılaştığı şeyin ciddiyetini fazlasıyla yansıtıyor.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..