enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp sondakika hayat sırları hayata dair
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak


Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Hülya Koçyiğit’ten yıllar sonra gelen Tarık Akan

Hülya Koçyiğit Tarık Akan ile alakalı “Tarık Akan aslında çok erken aramızdan ayrılan, çok değerli, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir aktördü. Onu saygıyla anıyorum” dedi. Koçyiğit, Akan’ı sevgiyle yad ettiğini dile getirerek, “Kendisi resmen bir çocuk temizliğinde, saflığında bir insandı ve onunla etkileşim kurmak çok kolaydı. Çünkü çok değer verirdi insanlara, dinlerdi, dinlemesini bilirdi” sözlerini söyledi. Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı bir filmi “Ertem Eğilmez, çok nevi şahsına münhasır bir tipti. Her birimizin çok sevdiği bir kişiydi, esprili konuşurdu. Konuşmaları çok çok esprili olurdu. Tarık’ın hiçbir deneyimi olmadığı amacıyla, canlandıracağı role hazırlarken adamakıllı onunla çalışmıştı. Tabii ki ben de rol dostu bulunduğum amacıyla ona elimden geldiği kadar destek olmuştum. Sonra giderek Tarık mesleğini çok sevdi ve mesleğini daha iyi öğrenmek amacıyla çok çaba sarf etti ve sonucunda bayağı kuvvetli bir aktör oldu.” sözleriyle anlattı. Ardından, “Çünkü o da biliyordu ki halka hitap eden işler yapıyoruz. Halkın sancıları, beklentileri, isyanları varsa, tüm şunlar sinemaya geçmeli. Sinema o hususta ilgi çekmeli ve yöneticiler o konuyu halletmek amacıyla çalışmalı. Sinemanın bu türsine yani bir işaret etme gibi bir vazifiyeti var. Çünkü yaşarken çoğu şeyi göz ardı edebiliyoruz. Ama orada bir hakikat varsa bu hakikati sinema gösteriyor” sözlerini dile getirdi. Aile olduklarını, “Belki ailece görüşmüyorduk, eş güdümlü çok vakit geçirmiyorduk ama biz sinema olarak bir aileyiz zaten. Öylesine bir aileyiz ki o benim kardeşim, ben onun ablası, meslektaşı, yoldaşıyım. Sinemamızla, mesleğimizle alakalı birbirimize sunduğumuz destek ve çabalar var. Bir film biter, belki ikinci filmde bir sene sonra, iki sene sonra karşılaşır, dün ayrılmışçasına birbirimizi sevgiyle kucaklardık” sözleriyle ifade etti. Derman filminden şu şekilde bahsetti: “Her film çekim şartları yönünden ‘Derman’ kadar zor değil tabii ki. Derman’ın çekim şartlarının zorluğu doğa şartlarından geliyordu. Ağrı’da filmi çektik ve kış aylarıydı. Orada kışın kapanan yollar ve mahsur kalan insanlar ve onların başına gelen bir hikayeydi. Ben orada devlet memuru bir ebeyi canlandırıyordum. Tarık da suçlu bulunduğu amacıyla dağa kaçmış bir bireyi canlandırıyordu. O filmde eş güdümlü çoğu tehlikeli anlar yaşadık, donma tehlikesi geçirdik, ekip olarak bir anda sislerin içersinde kaldık. Ben parmaklarımın donmaya başladığını hissettim, daha doğrusu parmaklarımı hissetmemeye başladım. (Tarık Akan) Hemen karla benim ellerimi ovuşturdu. ‘Geçecek, geçecek’ dedi. Herkes birbirine yaklaşıyor ki kaybolmayalım diye. ‘Bir tuhaflık var, ben elimi hissetmiyorum’ demeye başladım. Çünkü hepimiz belli hareketler yapıyorduk donmamak amacıyla. Bizi o bölgeye getiren vasıtayı görmüyoruz, sesleniyoruz, sesimize yanıt gelmiyor. Bir müddet sonra parmaklarım uyuşmaya başladı ve anında yerden kar alıp, karla ellerimi ovdu ki hareket etmeyen kalıp donmasın diye. Çok insancıl bir arkadaştı, ç

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.