enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp sondakika hayat sırları hayata dair
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak


Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Herşeyi göze almıştım

Evlenmek istedim onunla fakat Herkes karşı çıktı bana… Kardeşlerim, akrabalarım, hatta köyün ileri gelenleri bile. “Olmaz,” dediler. “Onunla evlenme, sana göre değil o kız,” dediler. Anam, gözlerimin içine dikildi, titreyen sesiyle: “Eğer o kızla nikâh kıyarsan, hakkımı helal etmem!” dedi. Ama en serti… babamın sözleriydi. “Senin yolunla, o kızın yolu bir olmaz oğlum. Bizim kapımıza gelin diye girerse, huzurumuz kaçar!” dedi. Ben ise gözümü karartmıştım. Kalbim aklımın önüne geçti. Kör bir aşkla bağlandım ona. Ne söz dinledim, ne öğüt… Ve herkese rağmen evlendim. Aradan biraz vakit geçti. Ailem, istemeye istemeye de olsa, mecburen kabullendi eşimi. Bir hafta sonu davet ettim onları yemeğe. Kapımızdan içeri girdiler. Eşim, annemin elini öptü. Ama babamın elini… yalnızca uzaktan selamladı. İçim burkuldu. Hem üzüldüm, hem de gizliden gizliye öfkelendim. Ama tek kelime etmedim. Birkaç gün sonra babam aradı. “Oğlum, çıkın gelin, çay demledim,” dedi. Yorgundum. “Sabah iş var baba,” dedim. Ama ısrar etti. Eşim kulağıma eğilip, “Hadi gidelim, kırılmasın baban,” dedi. Kabul ettim. Gittik, fazla oturmadık, döndük. Eve girdiğimizde eşim kanepede oturuyordu. Telefonu elinde, mesaj yazıyordu. Benim geldiğimi fark etmedi. Yanına yaklaştım. Ekranda babamın ismini gördüm. “Ne yazıyorsun?” diye sordum. Bir an irkildi. Yüzü bir anda bembeyaz kesildi, ardından kıpkırmızı oldu. “Şey… annen için hediye alacaktım da… babana annenin bedenini sordum canım,” dedi. Ama sesi titriyordu, gözleri kaçıyordu. Telefonu bana vermemek için adeta eline yapıştırmış gibiydi. İçime kurt düştü. Aklımın içinde türlü ihtimaller… Ama en kötüsünü düşünmeye cesaretim yoktu. Ayağa kalktım. “Midem kötü,” dedim. “Bir soda alıp geleyim.” Arabaya bindim, doğruca ailemin evine sürdüm. Kapıyı açtılar, şaşkın gözlerle baktılar bana. “Hayırdır oğlum, ne oldu bu saatte?” dedi babam. “Bir şey yok,” dedim. “Arkadaşın iş yerine uğrayacaktım. Telefonumu evde unutmuşum da, burdan bir arama yapayım.” Sonra… gözüm kaydı. Tekli koltuğun kenarında duran babamın telefonu. Elim titreyerek aldım. Ekranı açtım, mesajlara girdim. Ve orada… en üstte duran mesaj… eşimden gelmişti. Okudukça kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Dizlerimin bağı çözüldü…Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.