Bir tarafta Alexandru vardı — bir zamanlar saygı duyulan bir mühendis, bir ailesi, bir evi ve düzgünce sıralanmış hayalleri vardı. Parça parça, hepsi kayıp gitti — işi, evi, sevdiği insanlar. Sonunda inşaat alanlarında uyumaya başladı, her sabah sadece hayatta olduğu için minnettardı.
×
LiraPetrol
İstanbul’dan 19 yaşındaki milyoner, günde 56.000₺ nasıl kazanıyor
Diğer tarafta Victoria vardı — Bükreş’in emlak kralı Marin Lupescu’nun göz alıcı karısı. Dünyası lüksle doluydu: süslü akşam yemekleri, tasarımcı elbiseleri, mükemmel sosyal medya paylaşımları. Ama cilalı görüntünün ardında sessizce çığlık atan bir kadın vardı.
Yollarının kesişmesi asla amaçlanmamıştı. Ama kaderin başka planları vardı.
Soğuk Bir Gece, Şiddetli Bir Dönüş
Bir sonbahar akşamıydı. Yağmur kaldırıma çarpıyor, rüzgar havayı kesiyordu. Victoria bir tiyatronun dışında arabasını beklerken duruyordu, pahalı paltosu sırılsıklam ve artık anlamsızdı.
Birdenbire, gölgelerin arasından bir adam atıldı. Göz açıp kapayıncaya kadar çantasını kaptı ve sertçe itti. Kafası kaldırıma çarptı. İnsanlar hayalet gibi geçti – kimse durmadı.
Kimse… Alexandru hariç. Saldırganla dövüştü. Kafasına bir yumruk yedi ama çantasını geri almayı başardı.
Geri döndüğünde, Victoria hala yerde yatıyordu. Eskimiş paltosunu çıkardı ve başının altına koydu. Sonra yardım çağırdı, sağanak yağmurda ayakta, yüzü morarmış, gözleri sabit.
İki Yabancı, Bir Darbe
Marin hastaneye vardığında, karısının kurtarıldığı söylendi… evsiz bir adam tarafından.
Marin, herkese şüpheyle yaklaşarak şaşkına döndü. Onunla görüşmek istedi. Alexandru’yu bir hastane yatağında yatarken buldu. Morarmıştı. Giysileri plastik bir torbadaydı. Kolunda bir yara izi vardı. Marin uzun süre onun yanında oturdu, sonra sessizce şöyle dedi:
“Karımı kurtardığın için teşekkür ederim. Sana yardım etmek istiyorum.”
Alexandru direndi. Gururu çatlamıştı ama kırılmamıştı. Ama Marin ona tepeden bakmıyordu.
İkinci Bir Şans Başlıyor
Birkaç hafta içinde Alexandru küçük bir daireye ve Marin’in şantiyelerinden birinde bir işe kavuştu. Yeniden inşa etmeye başladı – tekrar tıraş oldu, gömlekleri ütüledi, kimlik belgelerini yavaşça kurtardı.
Victoria onu görmek istedi. Tanıştıklarında ona sıkıca sarıldı.
“Teşekkür ederim… sadece beni kurtardığın için değil. Bana hala gerçek insanların olduğunu hatırlattığın için.”
Zaman geçti.
Alexandru işyerinde saygı kazandı – kayırmacılıktan değil, ne yaptığını bildiği için.
Yeniden Birleşme ve Kurtuluş
Bir akşam Marin tek başına geldi. “Benimle gel,” dedi.
Sessizce şehrin kenarına doğru sürdüler. Eski bir ev. Dışarıda, atkı takmış yaşlı bir kadın.
Alexandru donup kaldı. “Anne?”
Yaklaşık on yıldır birbirlerini görmemişlerdi. Her şeyini kaybettikten sonra ortadan kaybolmuştu – geri dönmekten çok utanıyordu. Hastaneleri, barınakları aramıştı… ve sonunda, işte buradaydı.
Gözyaşları döküldü. Marin nazikçe başını salladı:
“İkinizin de ikinci bir şansı hak ettiğini düşündüm.”
Daha sonra Victoria itiraf etti – yeniden bir araya gelmek onun fikriydi. O geceden beri değişmişti. Bir barınakta gönüllü olarak çalışmaya başladı. “Ben de kaybolmuştum,” dedi. “Sokaklarda değil. Ama ruhumda.”
Şans Evi
Bir yıl sonra Alexandru’nun tekrar bir hayatı vardı. Lüks değildi – ama dürüst, huzurluydu. Ekibi, annesi, kedisi ve Victoria ve Marin ile pazar çayı vardı.
Bir gün, her şeyin başladığı tiyatronun yakınında, birinin bir kızın çantasını çaldığını gördü. Kovalamadı. Sadece bağırdı. Bu sefer kalabalık tepki gösterdi. Hırsız yakalandı. Kız güvendeydi.
Alexandru gülümsedi. Sessizce yaşama hakkını kazanmıştı.
İki yıl geçti.
Bir gün Victoria, küçük bir kutuyla kapısına geldi. İçinde — bir fotoğraf vardı.
“Bir barınak açıyoruz,” dedi. “Sadece bir şansa ihtiyacı olanlar için. Ve senin orada olmanı istiyorum.”
Barınağın üzerindeki tabelada şunlar yazıyordu: “Şans Evi”
En derin düşüşlerden bile birinin yükselebileceğini — ve başkalarını da kaldırabileceğini — kanıtlayan adama ithaf edilmiştir.
Alexandru fotoğrafı tuttu. Ve yıllar sonra ilk kez… ağladı.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..