enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp sondakika hayat sırları hayata dair
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak


Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

Çalışanlar Lobideki Sessiz Yaşlı Adamla Dalga Geçtiler

Buruşuk bir palto ve eskimiş ayakkabılarla içeri girdi. Rozeti yoktu. Asistanı da yoktu. Yetmişlerinin sonlarında, elinde ince bir dosya tutan ve usulca bir Sinatra şarkısı mırıldanan yaşlı bir adamdı.
“Affedersiniz efendim,” dedi resepsiyon görevlisi, gözleri gergin bir şekilde etrafta gezinerek. “Bu lobi sadece müşteriler ve personel içindir.”
“Ah, biliyorum,” diye cevapladı nazik bir gülümsemeyle. “Bir toplantı için buradayım.”
Yakınlardaki bir grup genç çalışan yanlarından geçerken kıkırdadılar.
“Muhtemelen kafası karışık emeklilerden biri,” diye fısıldadı biri.
“Belki de kahve makinesini tamir etmeye gelmiştir,” diye şaka yaptı bir diğeri.
Kimse ona yer vermedi.
Resepsiyonist telefonu açıp yukarıyı aradı. Birkaç dakika sonra telefonu kapattı, yüz ifadesi şüpheden şaşkınlığa dönüşmüştü. “Sizi hemen yukarı göndermemizi söylediler.”
Gülüşmeler anında kesildi.
Asansöre tek başına bindi.
On dakika sonra, üst düzey bir yönetici lobiye daldı, gözleri inanmazlıkla fal taşı gibi açılmıştı. “Nereye gitti? Gerçekten burada mıydı?”
“Üst katta. 14C numaralı oda,” diye işaret etti biri.
Yönetici, mırıldanarak oradan uzaklaştı.
Çünkü alay ettikleri adam?
O, şirketin kurucusuydu.
Çoğunluk hissedarıydı.
Şirketin varoluş sebebiydi.
Peki ya o toplantı odası kapısının ardında?
Sessiz adam, kimin kalıp kimin kalmayacağına karar verecekti.
Adı Silviu’ydu. Çok az çalışan biliyordu. Portresini yılda sadece bir kez, şirket yıldönümü partisinde, unutulmuş bir maskot gibi balonlar ve parıldayan ışıklarla kaplı olarak görüyorlardı.
Özellikle pazarlama bölümündeki genç çalışanlar onu bir kalıntı olarak görüyorlardı.
Onun gerçekten işe geleceğini hiç beklemiyorlardı.
Kapalı yönetim kurulu odasında, on yönetici dimdik oturuyordu; sırtları her zamankinden daha dikti. Silviu’yu neredeyse beş yıldır yüz yüze görmemişlerdi. Bazıları hisselerini sattığını düşünüyordu. Bazıları ise emekliye ayrıldığını, belki bir parkta satranç oynadığını veya halka arzdan kalan servetle dünyayı dolaştığını varsayıyordu.
Ama hayır.
Silviu izliyordu.
Uzaktan evet, ama her zaman izliyorum.
Taşıdığı dosya incecikti ama özenle düzenlenmişti. İçinde notlar, basılı e-postalar, elle yazılmış notlar vardı; kâr veya hisse senedi fiyatlarıyla ilgili değil, insanlarla ilgili. Davranışlarla ilgili.
Silviu, son altı aydır eski çalışanlarla -temizlik görevlileri, orta düzey yöneticiler, hatta stajyerler- sessizce konuşuyordu. Gösterişten uzak, sadece kahve eşliğinde sohbetler, uzun yürüyüşler. Konuşmaktan çok dinliyordu.
Ve duydukları onu derinden sarstı.
Bir zamanlar mütevazı ve sıkı sıkıya bağlı olan şirketi bir makineye dönüşmüştü. Kârlıydı, evet—ama soğuktu. Küstahtı. Alt kademelerde fısıldanan saygısızlık ve zehirlilik söylentileri. Liyakatten ziyade cazibeye göre verilen terfiler. “Optimizasyon” kisvesi altında işten çıkarmalar. Her şeyin özünde—amaçsız bir gurur.

Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..


Diğer Galeriler
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.