Sessiz kaldı, çocuğunun yüzüne göz attı, başını onaylar şekilde salladı ve dükkanıma adım attı. Şimdi, abla dedim. Bu dükkana sıkça ekmek almak için gelenler bulunmaktadır; bazıları ödemelerini yapmadan almaktadır. Biliyorum, zaman zaman beni yanıltıyorlar. Her neyse, diyorum ki, bu bereket sayesinde binlerce satış gerçekleştiriyorum. Fark ettim ki, tam içeri girecekken kapıdan üç kez döndün. Herhangi bir ihtiyaç mevcut mu? Lütfen açıkça belirtiniz. Bu arada çaylar geldi; masaya simit ve poğaça sipariş ettim. “Önce bir şeyler tüketelim, ardından konuşalım dedim.” O çocuğun ve ablanın, çiğnemeden ve ağızlarındaki lokmalar tükenmeden yeniden ısırışlarına tanıklık ettim. Ah, dostum, bunlar böyle olmasalar, nasıl yer açabilirlerdi? Abla derin bir nefes alarak, ikinci çaydan bir yudum aldı ve anlatmaya başladı: “Kardeşim, dün eşim eve bir kadın getirdi.” “Burayı derhal terk et!” dedi. Evden ayrıldığımda saat gece iki civarındaydı. Evvelce bir otobüs durağında oturum sağladık. Daha sonra, üzerimize bir tehlikenin çökeceğini sezinledim; bir karton parçası bulup Emirsultan Mezarlığı’nda uykuya daldık. Ancak, o adam bana hiçbir maddi destek sağlamadı. İşte, bir mont ve küçük bir çantayla yola çıktık. Elbette sabah olunca acıkmıştık. Fakat yanımda ne yazık ki beş kuruş bile bulunmuyor. Bir akrabam mevcut, ancak o epeyce uzakta bulunmakta. Yanına gitmem için 20-30 TL gerekmekte. Telefonunu da paylaşmadı, satma niyetinde olduğu aşikâr. Hiç kimseyi arayamamıştım. Açlık hissettiğimde, kızım elimi tutarak senin fırının önünde durduğunda, içeri girmeye cüret edemedim. Bak, evladım nasıl da keyiflice gülümsemekte; karnı tam olarak doyduğundan. Her ikimizi de mutlu ettin. Allah razı olsun, bu dükkanın her daim müşteriyle dolup taşmasını temenni ediyorum, dedi. Geçen hafta annem hayatını kaybetti. 21 yıldır alt katımda ikamet etmekteydi. O an aklıma orası geldi. Boş ve eşyayla donatılmış. Acaba bu hanımı eve götürsem teyzem ne der? Durumu ablamla paylaştım. “Burada çalışmayı arzuluyor musun?” dedim. “Çocuğunla beraber gel; hem karnını doyurmuş olursun hem de yardımcı olabilirsin.” Başka bir seçeneği bulunmuyordu. O denli sevindi ki, ayağa kalkarak elimi öpmek istedi. Eşimi telefonla aradım ve o da büyük bir mutluluk duydu. “Ben gelerek onları araçla almayı öneriyorum,” dedi. Üç aydır, ablam iş saatlerinde yanımda bulunmakta ve akşamları alt katımızda ikamet etmektedir. Onlar kızıyla son derece mutlular. Kira talep etmiyoruz, faturaları biz üstleniyoruz; çocuğumuz yok ancak onun kızını evlat sevdasıyla sahiplendik. Bugün gözlemimde bir kadına iki adet ekmek teslim edildiğini gördüm. O, parasını talep etmedi. Sonrasında çantasından para çıkararak kasaya bıraktı. O, birine iyilikte bulunma arzusundaydı. Henüz sesimi yükseltmedim.