Bu sözleri kendi annemin dudaklarından duyacağımı hiç düşünmezdim. Mutfak kapısının önünde donakalmış dururken cümle havada bir giyotin gibi asılı kalmıştı. Üç yıllık erkek arkadaşım Mark bize içki almaya gitmişti. Şimdi orada durmuş, annemin hayatımı sistematik bir şekilde mahvetmesini dinliyordu.
“Audrey tatlı,” dedi, sesi rahattı. “Ama dürüst olalım, Elizabeth’im her zaman başarılı biri olmuştur. Seni geride tutan değil, ileriye iten birini hak ediyorsun.”
Kapının aralığından Mark’ın ifadesinin rahatsızlıktan düşünceliliğe geçişini izledim. Beni savunmadı. Sadece dinledi.
“Elizabeth, hukuk firmasında Junior Partner oldu,” diye devam etti annem, sözleri hançer gibiydi. “Audrey o sanat diplomasıyla ne yapıyor? Kahve yapıp kimsenin satın almadığı portreler mi çiziyor?”
Zorlu sanat kariyerim hakkındaki acımasız değerlendirme canımı acıttı, ama beni asıl yıkan Mark’ın düşünceli baş sallaması oldu. Sessizce geri çekildim. İlk hatam buydu: Duymamış gibi davranmak.
Değişiklikler ilk başta belli belirsizdi. İptal edilen randevular. İşte geç saatlere kadar süren geceler. Kız kardeşim Elizabeth’in son davadaki zaferinin ne kadar etkileyici olduğuna dair gelişigüzel konuşmalar. Sonra Mark’a sürpriz yapmak için dairesine girdiğim gün geldi, ancak kız kardeşimin tasarımcı bluzunu yerde buruşmuş halde buldum. Yatak odasından gelen sesler, zaten bildiğim şeyi doğruladı.
Kapıyı iterek açtığımda Elizabeth bana utanmaktan çok sinirlenmiş gibi baktı. “Eninde sonunda öğrenecektin,” dedi, kendini gizlemeye çalışmadan. “Belki de en iyisi budur.”
Annem de aynı şekilde soğuktu. “Bu kadar dramatik olma Audrey,” dedi vazodaki çiçekleri düzenlerken. “Elizabeth ve Mark birlikte daha anlamlılar. Sen yumuşak başlı, hayalperest olansın. Onun hırsa ihtiyacı var.”
O an anladım. Onların gözünde her zaman değersiz kız olacaktım. “Hakkımda yanılıyorsun,” diye fısıldadım. “Hep öyleydin.”
O gece arabamı topladım. En iyi arkadaşım Jamie kanepesini teklif etti ama yeni bir daireden fazlasına ihtiyacım olduğunu biliyordum. Yeni bir şehre ihtiyacım vardı. Ertesi sabah aileme kısa bir not bıraktım. Ne suçlama ne de bağışlama içeriyordu. Sadece üç kelime: Beni gelişirken izleyin.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..