Rutin bir mahalledeki gösterişli bir eve sessizce giden polisler, dışarıdan her şeyin normal göründüğünü düşündü. Ancak içeri girdiklerinde o huzur—aniden kırılganlığını kaybetti. Koridorda, en sonunda bir odanın kapısı aralık bekliyordu. Yedi yaşlarında, yalnız ama cesur bir çocuk dikkatli bir sessizliğin içinde duruyor, yol gösterircesine kapıya doğru işaret ediyordu.
Kapı aralandığında karanlıktan çıkan görüntü yürek sıkışlatıyordu: yerde, plastik kelepçelerle bağlı ve ağızları bantla kapalı anne ve baba… gözlerindeki dehşet hâlâ canlıydı. Ve tam bu dehşetin ortasında, siyah kapüşonlu, elinde titreyen bir bıçakla bir adam duruyordu.
Polis o an hızlı davranmayı seçti: “Polis! Silahı bırak!” emriyle birlikte silahtan kurtulmayı başardı katil—bıçak yere düştü. Bazı saniyeler, belki de bir ömür gibi sürdü. Ardından kelepçeler söküldü, anne çocuklarına sarıldı; kurtuluş, sessiz gözyaşlarıyla yaşandı.
Ve sonra… bir itirafta bulundu görevli:
— Sen çok cesur bir çocuksun. Aramasaydın, hiç gelmeyebilirdik.
O anda anlaşıldı: katil o küçük çocuğu görmezden gelmişti. Onu “karnı tok, etkisiz” biri olarak düşünmüştü. Fakat o minik ses, büyük bir fark yarattı, hayat kurtardı.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..