Tuhaf ritüelleri ise bambaşka bir konuydu. Beni mutfakta köşeye sıkıştırır, büyüyen karnıma tuhaf, keskin yağlar sürer, anlamadığım kelimeler mırıldanırdı. Oturma odası, erkek bir varis sağlamak adına fısıldadığı büyülü sözler ve tütsülerin sığınağı haline gelirdi.
Aramızdaki gerginlik yüzeyin altında kaynamaya devam ediyordu ama ben onu kontrol altında tutmak için elimden geleni yaptım. Odak noktam, bebeğim için sakin ve sağlıklı bir ortam sağlamaktı, bu onun tuhaflıklarına katlanmak anlamına gelse bile. Ancak aylar geçtikçe davranışları giderek daha dengesiz hale geldi ve varlığı bile beni dehşete düşürecek bir noktaya geldi.
Kocam iş seyahatindeyken gece doğum sancılarım başladı. Sancılar çok şiddetliydi ve onsuz bu deneyime girmekten çok korkuyordum. Ama doğumdan sonra beni bekleyen fırtınayı hayal bile edemezdim.
Gözlerimde sevinç gözyaşlarıyla, güzel kızımı ilk kez kucağıma aldım. Dünya durmuş gibiydi ve içim tarifsiz bir sevgi ve huzur duygusuyla doldu. Ama kayınvalidem içeri dalıp yüzünü küçümseyerek çarptığında o değerli an paramparça oldu.
“KIZ MI?! Bu korkunç! Bunun oğlumun bebeği olduğunu bile sanmıyorum!” diye tükürdü, sesinden zehir akıyordu. Sözleri beni bir bıçak gibi kesip, geriye kalan tüm kısıtlamalarımı paramparça etti.
Kırılma noktası buydu. Onun zehirli davranışlarına çok uzun süre katlanmış, hep değişeceğini ummuştum. Ama sözleri affedilemezdi, görmezden gelemeyeceğim bir ihanetti. İçimdeki yeni anne, şiddetli bir korumacı tavır takındı ve ben de dik durdum.
Ertesi gün onunla yüzleştim. Eşim yanımda, ona bir ültimatom verdim: Ya ailemize saygı duyup kızımızı kabul edecekti ya da hayatımızda olmayacaktı. Eşim bir kez olsun onun zulmünün derinliğini gördü ve birlikte tek bir cephe oluşturduk.
Aniden, dinamikler değişti. Gözyaşları içinde af dileyen oydu. Uzun zamandır sahip olduğu güç, kararlılığımız karşısında yerle bir oldu. Bu, sadece onunla olan ilişkimizde değil, aynı zamanda özerkliğimizi ve huzurumuzu yeniden kazanmamızda da bir dönüm noktasıydı. Sınırlar belirlenmişti ve ilk kez, kurduğumuz hayata gerçekten güveniyordum; sevginin her zaman zehirliliğe galip geleceği bir hayata.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..