Bir grup arkadaş,

Çığlık öyle beklenmedik ve dehşet doluydu ki, hepsi olduğu yerden fırlayıp içeri koşmaya karar verdi. İçeri girdiklerinde evin içinde tuhaf bir sessizlik hakimdi. Bir anda o çığlığı kimin attığını bulmaya çalıştılar. Salonda, mutfakta kimse yoktu. Odalara doğru koştular.

Sesin geldiği odaya vardıklarında kapı kapalıydı. Hafifçe kapıya vurup seslendiler ama içeriden yanıt alamadılar. Panik büyüyordu, biri cesaretini toplayıp kapıyı açtı. Kapı açıldığında karşılaştıkları manzara herkesi şoke etti.

Odada ev sahibi kadının yerde hareketsiz yattığını gördüler. Yanına koştular, nefes alıp almadığını kontrol ettiler. Kadın ya bayılmıştı ya da başka bir şey olmuştu. O sırada arka planda odanın camından içeriye doğru bir gölge süzüldüğünü fark ettiler.

Bir arkadaş hemen ambulans çağırmaya koşarken diğerleri kadına ilk müdahaleyi yapmaya çalıştı. Tam bu sırada evin köşesinden bir hırıltı sesi geldi. Arkadaşlardan biri o sese yöneldiğinde küçük bir dolabın kapısının aralık olduğunu gördü. Dolabı açtığında içeriden bir hayvan — muhtemelen yaralı veya korkmuş bir sokak kedisi — fırlayıp odanın içinde koşmaya başladı. Anlaşılan, çığlığın nedeni kadının aniden bu hayvanla yüz yüze gelip korkudan bayılmasıydı.

Kısa süre sonra ambulans geldi. Kadına oksijen verildi, durumu kontrol altına alındı. Neyse ki ciddi bir sağlık sorunu olmadığı ortaya çıktı. Arkadaş grubu derin bir nefes aldı. İlk şoku atlattıktan sonra herkes birbirine ne kadar korktuğunu anlatıp durumu kendi arasında tartışmaya başladı.

Hikayenin sonunda herkes, bazen küçük bir sürprizin bile ne kadar büyük bir paniğe yol açabileceğini gördü. O gün, bir grup arkadaş için basit bir bahçe buluşması, unutamayacakları bir korku filmine dönüşmüş oldu.