Hayır, teşekkür ederim,» diye mırıldandı, sesi zar zor duyuluyordu. «Ben… Ben onu takmaya devam etmeliyim.»
Sofia konuyu zorlamadı. Kontrollerine sessizce devam etti, ancak içinde bir huzursuzluk hissi büyüdü. Çocuk kaskatıydı, vücudu gergindi, şapkanın en ufak hareketinde irkiliyordu. Sanki altında korkunç bir şey saklıydı.
Hemşire sonunda şapkayı çıkardığında, gördüğü şey karşısında dehşete kapıldı 😱😱
O günün ilerleyen saatlerinde, öğle yemeğinde, sınıf öğretmeniyle konuştu.
«Ben de endişeliyim,» diye itiraf etti öğretmen. «Bahar tatilinden beri her gün o şapkayı takıyordu, ama ondan önce değil. Spor salonunda, koçu ondan çıkarmasını istediğinde, bir sinir krizi geçirdi. Onu bu konuda zorlamayı bırakmaya karar verdik.»
Sofia başını salladı, aklı karışmıştı. O akşam, tıbbi kayıtlarda listelenen numarayı aradı.
«İyi akşamlar, ben okul hemşiresiyim,» diye başladı.
«Hasta değil,» diye hemen sözünü kesti bir adamın sesi. «Her küçük şey için doktora koşma alışkanlığımız yok.»
«Sıcakta bile sürekli şapka taktığını fark ettim. Saç derisinde hassasiyet veya başka bir rahatsızlık olabilir mi?»
Uzun bir duraklama oldu. Sonra adam tekrar konuştu, sesi soğuktu:
«Bu bir aile kararı. Seni ilgilendirmez. Takması gerektiğini biliyor.»
«Ayrıca şapkada bir leke fark ettim, kan gibi görünen bir şey. Yaralanma mı vardı?»
«Sadece birkaç küçük sıyrık. Biz ilgilendik. Senin yardımın olmadan. Bir daha arama.»
Bir hafta sonra, sınıf öğretmeni hemşirenin odasına koştu, yüzü endişe doluydu.
«Korkunç baş ağrıları çekiyor,» diye fısıldadı acilen. «Başını tutuyor, sendeliyor ve zar zor konuşuyor.»
Çocuk muayene masasına oturmuştu, gözleri yere bakıyordu, elleri başına bastırılmıştı.
«Tatlım, beni dinle,» Sofia önünde diz çöktü. «Bakmam gerek. Kapıyı kapatacağız ki kimse görmesin.»
Cevap vermedi ama fısıldarken titriyordu:
«Babam çıkarmamamı söyledi. Kızacak. Ve kardeşim dedi ki… eğer biri öğrenirse beni götürürler. Benim suçum olacak.»
Sofia derin bir iç çekti ve eldivenlerini taktı.
«Suçlu sen değilsin. Sana yardım edeyim, tamam mı?»
Gözlerini kapattı ve sessizce başını salladı.
Şapkayı dikkatlice kaldırdığında çocuk çığlık attı.
«Sıkışmış… acıyor…»
Sofia yavaşça hareket etti, antiseptik ve bandaj kullanarak dikkatlice çalıştı. Şapka sanki derisine yapışmış gibi büyük bir zorlukla çıktı.
Sonunda serbest kaldığında, her iki kadın da donup kaldı.
Şapkanın altında saç yoktu. Sadece yanıklar. Düzinelerce yanık. Derin, yuvarlak, sızan yaralar. Bazıları tazeydi, diğerleri iyileşmeye başlamıştı. Sigara yanıkları. Yırtık, iltihaplı deri.
«Aman Tanrım…» diye fısıldadılar, ikisi de şaşkınlıktan ağızlarını kapatarak.
Çocuk sessizce oturdu, gözleri kapalıydı.
«Babam kötü olduğumu söyledi,» diye fısıldadı. «Kardeşim şapkayı kimse görmesin diye aldı… Geçeceğini söyledi…»
Aynı akşam, polis babayı götürmek için geldi. Doktorlar çocuğu hastanede muayene etti ve güvenli bir ortama yerleştirdi.
Üstteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz..