Bana söyle, bu üçüncü çocuk nereden çıktı? 15 ay önce askere gittiğimde iki çocuğumuz vardı. Bu çocuk kesinlikle benim olamaz! Fadime, çocuğu ile eğlenirken endişelenmemesi için net bir yanıt verdi: “Ne diyorsun? Bu çocuk sana ‘baba’ mı diyor? Bak, oturmuş gayet sağlıklı bir şekilde yoğurdunu yiyor!”
**Şekil 2 – Bu, beyin olmadan gerçekleşir**
Yaşlı bir çiftçi, kısa bir hastalıktan sonra hayatını kaybetti. Öldükten sonra, tam bir hayat sigortası poliçesine sahip olduğu ortaya çıktı ve sigorta şirketi bu poliçeyi ödememek için bir bahane aramaya başladı. Bu nedenle, poliçeyi incelemek için şehrin en güvenilir, gürültücü ve hızlı avukatlarından birini görevlendirdiler.
Duruşma sırasında avukat, yaşlı çiftçinin ölüm belgesini imzalayan doktora, “Doktor, çiftçi öldüğünde yanında değildiniz. Şu anda onun adanın başka bir yerinde yaşamadığını nereden biliyorsunuz?” diye sordu. Doktor bir an düşündü ve şöyle yanıtladı: “Haklısınız, yanında değildim. Ölümünden sonra otopsi sırasında beynini çıkardım ve laboratuvarımda formaldehit içinde sakladım. Yani, çiftçinin belki de bir yerlerde ünlü bir avukat olması mümkün.”
**Bölüm 3**
Bir İngiliz, bir Fransız ve Temel kendilerini ıssız bir adada buldular. Yıllar sonra bir cin lambası ortaya çıktı ve lambanın sahibi herkese isteklerini sordu.
İngiliz, “Beni çabuk evime gönder ve zengin et,” dedi. Fransız da benzer bir dilekte bulundu ve evine zengin bir şekilde döndü. Temel ise sağa sola bakındı, etrafında kimse kalmadığını fark edince dileğini söyledi: “Ah, burası çok sessiz, arkadaşlarımı geri getir!”
Karadeniz Fıkraları, Türk popüler edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturur ve bölge insanının mizah anlayışını yansıtan eğlenceli öykülerdir. Bu fıkralarda genellikle Karadeniz insanının özellikleri, konuşma tarzları ve bölgenin güzellikleri mizahi bir dille ele alınır.
Ana karakterlerden en ünlüsü “Temel”dir. Temel genellikle zeki, pratik ve biraz kurnaz olarak tanımlansa da bazen absürt ve komik durumlarla karşılaşır.
Karadeniz lehçesi ve esprilerinin kullanımı, bu hikâyelere kendine has bir tat katar. Karadeniz’in doğal güzellikleri, deniz, dağlar ve ormanlar sıkça esprilere konu olurken, insanların yaşam tarzları ve gelenekleri de ön plandadır.
Karadeniz fıkralarında abartılı anlatımlar sıklıkla kullanılır; bu da mizahın daha komik ve akılda kalıcı olmasını sağlar. Temel gibi karakterler, beklenmedik durumlara esprili ve komik yanıtlar vermektedir.
Karadeniz fıkralarının popüler olmasının sebeplerinden bazıları ise dürüstlük ve evrensel bir niteliktir. İnsanlar bu esprileri kolayca anlar ve kabul eder; çünkü anlatım tarzı sade ve yalındır. Ayrıca, mizah insanlara keyif vererek stresi azaltma işlevi görür.
Karadeniz şakalarına örnek olarak, Temel’in arkadaşına “Ne yapıyorsun?” diye sorduğunda, arkadaşının “Ben doktorum” cevabına Temel’in şaşırarak “Doktor mu? Ne ilginç bir iş! Ben de marangozum, ağaçları keserim ve onları hasta ederim,” demesi iyi bir örnek teşkil eder.
Bir başka örnekte ise Temel otobüse bindiğinde şoföre, “Durağa geldiğimizde beni uyandırır mısın?” der. Şoför de, “Tabii,” der. Bir süre sonra şoför, Temel’i uyandırmak için omzuna dokunur. Uykulu bir sesle Temel, “Burada mıyım?” diye sorar. Şoför, “Hiçbir şey ama herkes gitti,” diye yanıt verir.
Sonuç olarak, Karadeniz fıkraları Türk kültürünün zengin bir parçasıdır. Bu fıkralar, bölgenin kendine has özelliklerini yansıtır ve insanlar arasında eğlence aracı olarak kullanılmaktadır. Karadeniz ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için internette araştırma yapabilir veya bu konuyla ilgili kitaplar okuyabilirsiniz.